Klavyelerdeki harflerin sıralaması genellikle karışık görünür. Peki, neden tuşlar A’dan Z’ye alfabetik olarak sıralanmadı? İşte bunun ilginç hikayesi!
QWERT düzeninin kökeni
QWERT dizilimi, ilk bilgisayar klavyelerinin tasarımcıları tarafından bilinçli bir şekilde tercih edildi. Bunun nedeni, mekanik daktiloların düzeninden esinlenilmiş olmasıydı. Bu sayede, daktilo kullanıcılarının yeni bir düzene alışmak zorunda kalmadan klavyeleri rahatça kullanabilmesi hedeflenmişti.
Donanım uzmanın açıklamasına göre QWERT düzeni rastgele gibi görünse de, mekanik yazı makinelerindeki tasarımdan bilinçli olarak alınmıştır. Bu sayede kullanıcılar eski alışkanlıklarını sürdürebildi.
Mekanik daktiloların tasarım sorunları
İlk mekanik daktilolarda, harflerin yazıldığı tuşlar uzun kollara bağlıydı. Bu kollar, hızlı yazım sırasında birbirine takılabiliyordu. Tasarımcılar, bu sorunu azaltmak için sık kullanılan harfleri birbirinden uzak konumlandırdı. Böylece yazma sırasında çubukların çarpışma olasılığı azaltıldı.
Bu düzenleme sadece mekanik bir çözüm sunmakla kalmadı, aynı zamanda 10 parmak yazım tekniğiyle yazmayı da kolaylaştırdı.
10 parmak yazım sistemi nedir?
10 parmak yazım sistemi, klavye kullanma verimliliğini artıran bir yöntemdir. Bu sistemde, her parmağa belirli tuşlar atanır ve kullanıcılar tuşlara bakmadan yazabilir. Böylece yazım hızı artarken, hatalar da azalır.
Bu sistem, QWERT düzeninin mantığını tam anlamıyla destekler ve yazmayı daha kolay hale getirir.